Duymadim.com

Bunudamı duymadın? Araç Bilgisayar Bilim Donanım Fragmanlar Genel Komedi Magazin Müzik Mobil Oyunlar Son Dakika Spor Teknoloji Uzay Video Yazılım İnternet Yeni teknolojiler Yeni telefonlar yeni haberler Nealaka nealaka ürünler acayip teknoloji teknoloji mobil hayat mobil dünya cep telefonu ilginç ürünler teknoloji harikası ürünler video fragman spor oyun oyunlar yeni oyunlar oyun haberleri

Browsing in Yazı

Daha öncelerde anlaşmayı iptal eden veya anlaşmaya yanaşmayan firmaların, mafya ile korkutulduklarını, iş yerlerinin bir şekilde saldırıya uğradıklarını duymuşsunuzdur. Vatan Gazetesinin internet sayfasında bugün okuduğum haber, artık bu zorlama ve saldırıların mecra değiştirdiği ve teknolojiye ayak uydurduğunu gösteriyor.

Siberalem, İdeefixe ve itiraf.com gibi Türkiye’de yüksek oranlarda ziyaretçisi bulunan web sitelerinin, bağlı bulundukları host firması ile anlaşmalarını fesh etmeleri nedeni ile bu host firmasının ilgili siteleri hack’lediği ileri sürülüyor. İlgili haber

Türkiye de ki internet sansür olayını bilmeyeniniz yoktur. Gittikçe kurtlar vadisine dönen bu işin içinde kimbilir neler dönüyor diyemiyoruz belki ama son olay da wordpress.com kapatılmış başlıklı yazıdan da bir çoğunuzun ögrendiği gibi bu sansürün arkasında sır gibi bir isim çıktı…

Adnan Oktar Nam-ı diğer Adnan Hoca

Atatürk’e hakaret içeren videonun yayınlanması ile mahkeme kararıyla YouTube sitesine uygulanan bloklama cezasıyla sansür uygulamalarının son kurbanı dünyanın en büyük blog servislerinde WordPress olmuştu.

Bu sansürün altında kimin parmağı var diye düşünürken, kime bagırıcaz kime çamur atacaz derken süpriz bir açıklama yapıldı, Piyasa da Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar çıktı. Avukatının konuyla ilgili açıklaması şöyle:

############
Kamuoyunca da bilindiği üzere, internet kullanıcılarına ücretsiz site (blog) açma imkanı veren “wordpress.com” isimli blog servisinin yayınlarının Türkiye’ye girişi mahkeme kararıyla engellenmiştir. Bu mahkeme kararı 17.8.2007 tarihinde uygulanmış ve böylece wordpress.com servisi ile bu servisten hizmet alan tüm alt-sitelerin yayınlarının Türkiye’ye girişi durdurulmuştur. Bu yayın durdurma kararının nedeni, adı geçen blog servisinin yasadışı yayınlara sınırsızca imkan tanıması, bunların durdurulması yönündekibaşvuruları dikkate almaması ve belli alt sitelerin durdurulmasına ilişkin olarak Türk Mahkemeleri tarafından verilen kararları da yok saymasıdır.

Adı geçen servisin sağladığı ücretsiz ve denetimsiz olanaklar kötü niyetli kişileri bu servise yönlendirmiş ve wordpress.com kısa sürede bölücü-yıkıcı ideolojilerin, kişisel husumetlerin, kanunsuz hedeflerin sesi ve yayın merkezi haline dönüşmüştür.Öncelikle belirtmek gerekir ki, herkes bağımsız Türk Mahkemelerinin kararlarına saygılı olmalıdır. Basın özgürlüğü, kişilere hakaret etme özgürlüğü demek değildir. Devletimizin temel değerlerine, Cumhuriyet ilkelerine, bütünlüğümüze ve birliğimize saldırma özgürlüğü hiç değildir. Herkes her konuda görüşünü açıklamakta ve savunmakta özgürdür ama bunu, eleştiri sınırları içinde kalarak, kamu düzenine zarar vermeden ve kişilik haklarına saygılı biçimde yapma yükümlülüğündedir. Bu sınırları aşanların Yargı tarafından engelleneceği tartışmasızdır.

Nitekim önce tarafımızca söz konusu hukuka aykırı yayınların durdurulması için YAKLAŞIK 17 KEZ adı geçen site yönetimine başvurulmuş, ancak site yönetimi bu yayınlar hakkında hiç bir tedbir almamıştır. (Bizim bu başvurularımızdan bir tanesini kendi sitelerindeki açıklamalarında yayınlamışlardır) Bunun üzerine tarafımızca SADECE MÜVEKKİLİMİZİN KİŞİLİK HAKLARINI İHLAL EDEN ALT SİTELERLE İLGİLİ OLARAK yapılan başvurular üzerine Türk Mahkemeleri Wordpress altında yayın yapan illegal alt-sitelerin kapatılması için çok sayıda kararlarvermişlerdir. Bu kararlar söz konusu firmanın ABD’de bulunan merkezine ve Türkiye’deki temsilcisine de ulaştırılmış, bu kez Türk Mahkemelerinin kararlarına uyarak yasadışı yayınları durdurmaları istenmiştir. ANCAK, YAZILI VE SÖZLÜ TÜM BAŞVURULARA RAĞMEN ADI GEÇEN FİRMA VE TEMSİLCİLERİ BİZİM TALEPLERİMİZİ DE TÜRK MAHKEMELERİNİN KARARLARINI DA TANIMAMAKTA VE UYGULAMAMAKTA ISRARLA DİRENMİŞLERDİR.

Bunun üzerine adı geçen firmaya Türk Mahkemelerinin kararlarının uygulanmamasına asla göz yumulamayacağı, bu kabul edilemez halin sürmesi halinde kaçınılmaz olarak Wordpress.com’un tüm yayınlarının Türkiye’ye girişinin engelleneceği hatırlatılmıştır. Bu son uyarının da dikkate alınmaması sonucu, mahkeme kararlarını uygulamayan Wordpress.com’un tüm yayınlarının Türkiye’ye girişi yeni bir mahkemekararıyla engellenmiştir.

Hiç kimsenin mahkeme kararlarını uygulamamak gibi bir ayrıcalığı olamaz. Mahkeme kararları uygulanmak için vardır. Her devletin kendi yargı kurumlarının verdikleri kararların yerine getirilmesini sağlayacak önlemleri alma hakkı vardır.

Türk Yargı organları ve kamu kurumları da, Türk Mahkemelerinin kararlarını uygulamama konusunda direnen gerçek veya tüzel kişilerin yasadışı dirençlerini etkisiz hale getirecek önlemleri alma ve icra etme hakkına sahiplerdir. Devlet kurumlarının, kötü niyet sahiplerinin saldırılarına karşı Türk vatandaşlarını korumasız bırakmayacakları açıktır.

Bu nedenle, daha önceki mahkeme kararlarını uygulamayarak yasadışılığı yaptırımsız bırakan bir blog servisinin yayınlarının tamamen durdurulması doğru bir karardır, haklı bir karardır, örnek bir karardır.

Bu mahkeme kararından tüm blog servislerinin ve internet hizmet sağlayıcılarının almaları gereken dersler vardır. Blog servislerinin, özellikle ücretsiz hizmet verenlerin, kendi firmaları üzerinden yasadışı faaliyet yapan sitelere karşı dikkatli olmaları gerekir. Bu servislerin kendilerine ulaşan şikayetlere ve bilhassa mahkeme kararlarına karşı duyarsız kalmamaları gerekir. Bunun aksi bir tutum sergileyen servislerin Wordpress’in karşılaştığı yaptırımla karşılaşmaları kaçınılmazdır.

Blog sahiplerinin de hizmet alacakları servisi seçerken itinalı ve dikkatli olmaları gerekir. Rasgele bir servisi değil, hukuka, insan haklarına, yargı kararlarına saygılı servisleri tercih etmelidirler. Böyle yaptıklarında kendi yayınlarının kesintisizce devam etmesini sağlamakla kalmayacaklar, blog servislerini de hukuka ve yasalara uygun davranmaya mecbur etmiş olacaklardır. Böylece hem haber alma özgürlüğü, hem de kişilik hakları korunmuş olacaktır.

Kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunarız

Adnan Oktar Vekili
Avukat Kerim Kalkan

http://wordpress.com/blog/2007/08/19/why-were-blocked-in-turkey

M.E.B. tarafından yapılan Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı yada sade söylemiyle Ehliyet Sınavının geçmiş yıllarda çıkmış sorularına buradan ulaşabilirsiz.Dosyalar pdf formatında olup Foxit Reader programı ile açabilirsiniz.

Google sizce 23 nisanda yaptığı jesti tekrar yapıcakmı? 30 Ağustosta logo değiştiricekmi?

Interband firmasi tarafindan hazirlanan “Dünyanın Küresel Markaları 2007″ raporu açıklandı. Birinciliği Coca-Cola firmasının yer aldığı raporda Microsoft ikinci ve IBM ise üçüncü sırayı paylaştı.
Kaynak
PDF Dosyasi 12MB

„Anne Siirdir cocuk düzyazi“

Benden 3000 km uzakta yasayan bir dostuma ait bu sözleri ilk okudugumda, sözlerdeki derinligi pek
anlayamamistim. Belki de icime sizdigi yerde önce ermesi, olgunlasmasi gerekiyordu. Belki de su an
yükledigim anlam hep vardi, bir nehir misali coskuyla akmak icin yagmuru bekliyordu. Belki de
yansimak icin vesile olabilecek bir ayna bekliyordu. Öyle ya Orta Avrupa´nin Sular Sehrinde kac kisi
taniyorum Freud´un „ ÖDIPUS “ Koplexini aklindan bile gecirmeden Annesine olan sevgisini
konusabilecek yürekli..!?

Yeryüzünde anne kadar hakiki baska bir siir yok.

Hic bir siir dogum kadar tenden, yürekten ve ruhtan gelmiyor. Öyleyse siir anneden geliyor, annenin
icinden geliyor. Fakat dünyaya bir siir ruhuyla gelen cocuk, siirle göbek bagini cok cabuk kesiyor,
tez zamanda düzyaziya dönüsüyor.

Uzun düzyazi yillari, ki neredeyse bir hayati dolduracak kadar. Sonra yitirdigi seyi aramaya
basliyor cocuk, siir öyle uzakta kalmis ki, ne yapsa ne etse bir daha o yitik ülkeye dönemiyor
cocuk. Belki pismanlik, keder, üzüntü icinde kendimizi sik sik bir gözyazi vadisinde bulmamiz
bundan, o vadide bogulmakta var, cünkü sessizdir gözyasi ve yankilanmaz ve yalnizca birikir. Bu
cümleyi dindirmeli. Bic bir mektup, hicbir düzyazi annedeki gözyasinin aciligina yaklasamaz cünkü.
Hem de cocuk ile anne arasinda baska bir vadi var, ask var. Sarptir ask, cocuk büyüdükce düzyaziya
yaklasir, mavidir ask, anne büyümez cünkü cocuklar kadar, o yüzden mavi kalir anne, mavi kalir ask.
Ikindi günesinin altinda hayatina bir gölge arayan cocugun aklina ne vadi düser ne ucurum, cocuk
ruhuna bir bahce arar, mavi bir bahce. Orada, annenin genis gögünün altinda, dingin zamanlara mahsus
yari uykulu siirler vardir cünkü, ninni gibi, ilahi gibi, süt gibi, beyaz ve sicak siirler.
Düzyazi bir cocuk, o siirin gögsüne uzanir ve beslenmek ister yeniden. Fakat nafile. Bir kez, bu
dünyanin düzyazisi ile tanismis cocuk susuz kalmistir, saflik irmagina egilip yüzünü görmeyeli cok
sular gecmistir, süt-siir bozulmustur.

Anne ne yapsin? Siir ne yapsin? Dünya düzyazidir.

Cocuk ölür ve siir olur, anneyi düzyaziya terk eder, annede siir söner, cünkü hic bir siire sigmaz
bu gözyasi ve keder. Bu kadar yeter, cünkü anne sevinmek ister. Anne adli bir lunapark var bu
dünyada yaz-kis 24 saat acik. Anne bir atli karinca orada, basimiz onunla döner. Yalniz bir balerin
gibidir anne, etegine tutunuruz isitir bizi, eteginden düsünce baslar üsümemiz. Sonra eglence biter.
Annenin genis kanatlarindan kopup düseriz dünyaya, lunapark issiz kalir, atlikarinca durur, balerin
yorulur, dönme dolap dönmez olur. Cocuk büyür ve lunaparkin önünden derin bir ic sizisiyla gecer.
Bayram bitmis gibi, cocuklar lunaparki terkeder. Anneyi terk etmek siiri terketmek gibidir,
atlikarincanin lunaparki terketmesi gibidir.

Düzyazi bir cocugum ben, anneme siirli mektup yazmak istiyorum, annemin gülümsedigini biliyorum.
Sevgiyle gülümsüyor. Oysa biraz dalga gecsin, alay etsin isterdim, yapmaz bilirim.
Hangi sair anlatabilir ki anneligi, ve hangi sair sahiptir annedeki siirli düsünceye? Anneler bunu
bilir ve cocuklar eglensin diye, onlarin siir yazmasina razi olurlar. Elbette sonsuz bir
iyimserlikle. Bir kez daha sairler annesi Gülten Akin´in o dizeleri:

„Anne olmasa kim kimi severdi
Sanki tutun o insani insana baglayan güvenci“
Kim bagislardi siir yerine bir düzyazi olan cocuklari?
Kim severdi onlari huysuzluklari, acemilikleri ve ilgisizlikleriyle?
Ve kim, adi nazli bir gül bile olsa, naz etmeden, sessiz ve caliskan bir atlikarinca
gibi döner dururdu cocuklar sevinsin diye, ve eteklerine
cocuklugun dört mevsiminden yapraklar biriktirirdi bir balerin inceligiyle?
Bütün cocuklarin toplandigi bir siir, bütün bahcelerin toplandigi bir gül´dür anne.

Bu gün güzel bir gün. Çünkü superadam yazının devamı şöyle, superadam güzel bir blog yazmış kazanda onu gördüm. pek sevindim. ama pilli ilanları abacus‘ten gelince yine delirdim :)

oral english ne işe yarar bir web geliştirici için ? 2 sene askerliğe hayır denmiş e 2 sene sonra kapı önündeyiz öyle mi :)

olmuyor olmuyor olmuyor. başlık değişsin takım arkadaşı arıyoruz şunları istiyoruz densin. web geliştirici ingilizce falan öyle mükemmel konuşunca bi işine yaramaz ki hem. :

Isik savascisi…

Yüzlere hasret ekrana tutsak sözler acitirken…seyahatin en derini magma olanindayim.

Isik kim? Savasci kim? Isigin savascisi ne demek? Savascinin „savas“ aletleri ne? Savasin konusu ne? Bu savas sizin algiladiginiz türden bir savas degil. Isigin savascisi aydinliga, isiga hasret isik icin, isigi yansitmak icin, paylasmak icin mücadele eder su yalanci dünyada. Savas isik icin. Isigi paylasmak icin. Isiga savas acanlara ayna olup, kendilerinde kalan güzellikleri yansitmak ve baska güzelliklerdeki güzellikleri yansitmak icin. Karanliga, sigliga karsi bir savas bu. AYNA OLMA, YANSIMA savasinda bu kavusmayi engelleyenlerin(kisilerin ve engellerin) cevresinden akan su gibi davranmayi ögrenir zamanla.

Savas aleti mi o da ne? O toptan tüfekten anlamaz ki…tüm gücünü evrenin her zerresinde icre olan Ask´tan, isiga duydugu sevdasindan alir. Gözünü kulagini acmaya calisir, ayrintilari önemser, ne icin.., belki sinirliliklarina ragmen bir „yansimayi“ kacirmamayi basarir, o zaman ne olur, yasam diye yasamak zorunda oldugumuz AN kiymetli olur, siradan gibi gözüken kücük seylerde sakli gizi arar ve yasamdan keyf almaya calisir, hepimize her an verilen mesajlari desifre etmeye calisir, ve VAR OLDUGUNU hisseder, bir YAZGISI oldugunu anlar, bosuna gelmemistir bu dünyaya. Ve yazgisi icin savasir. Anlami icin savasir. Isigin Savascisi bazen, önüne cikan ENGELLERIN cevresinden akan su gibi davranir. Kimi zaman karsi koymanin bedeli mahfedilme olabilir. Bu nedenle savasci kosullara uyum saglar. Yolunun üstündeki taslarin, saglardan gecisini engellemesini hic yakinmadan kabullenir. Iste SUYUN GÜCÜ burada yatar: cekicle parcalayamazsiniz onu, yada bicakla kesemezsiniz. Dünyanin en saglam kilinci bile onun yüzeyini bereleyemez. Bir nehir sulari hangi yol uygunsa oraya uyum saglayabilir, ama su hedefinin deniz oldugunu ASLA unutmaz. Kaynaklarindan fiskirirken zayif olan sular daha sonra yavas yavas, karsilastigi öteki irmaklar kadar güclenir. Ve belli bir noktadan sonra mutlak bir güce sahip olur..

Ayrintilarda takili kalmamak kaydiyla, bütüne giden yolda ayrintilar önemlidir, her biri tek tek önemlidir. Ve birbirinden bagimsiz olarak önemsenmeyi, farkedilmeyi hakeder.

Aslinda isimler ve sifatlar önemli degil, gercekten degil. „Her an 1000 farkli sifata bürünür insan, isimler ve sifatlardan vazgecin“ sözü cok yerinde. Ama kisisel olarak isimler ana-baba-kardeslerinizin verdigi isimler disinda hele ki insanlarin kendi kendilerinin sectigi isimler, bence o insanlara acilan bir kapi, isteyen kapiyi calar, isteyen aldirmaz, isteyen anlamaya calisir kapinin dilini, isteyen istedigi gibi bakar kapinin kabakligina, odunluguna, celikligine, alaturkaligina, barbarligina, evrenselligine, hicligine, yarimkalmisligina, rengine, tokmaginin sesine ve sessizligine, üstündeki ciceklerin sekline ve yabanciligina.

Hepimiz hic´likten hep´lige bir yolculuga ciktik, belki hepimiz farkli yollardan ilerliyecegiz, ama o yola cikabilmek bile cok güzel.

Ayrintilar önemlidir, farkliligi yaratir, hayatin nesesidir, bir de seytanin saklambaci.

Sözcüklerim sizden yana düstü.

Muhabbetle ISIGIN Savascisi

üniversitesinin de aralarında bulunduğu ve kendilerini yenilik aktarım merkezi olarak tanımlayan irc-ege ülkemizdeki kobileri yeni teknolojik gelişimlerden haderdar etmeyi ve ortalık taleplerini biraraya getirip yön vermeyi amaçlıyor…tanımanızı isterim bazı yatırım alanları ve yeni teknolojiler değerlendirmeğe değer.

tübitak türkiyenin de artık internette sözü geçsin diye tekno girişimcilere para ve insan kaynağı desteği verecekmiş ancak başvuru formlarını görünce gözüm korktu acaba diyorum google vb. girişimleri kuranlar bu kadar ayrıntılı plan yaptılar mı :)

« Previous PageNext Page »