Bunudamı duymadın? Araç Bilgisayar Bilim Donanım Fragmanlar Genel Komedi Magazin Müzik Mobil Oyunlar Son Dakika Spor Teknoloji Uzay Video Yazılım İnternet Yeni teknolojiler Yeni telefonlar yeni haberler Nealaka nealaka ürünler acayip teknoloji teknoloji mobil hayat mobil dünya cep telefonu ilginç ürünler teknoloji harikası ürünler video fragman spor oyun oyunlar yeni oyunlar oyun haberleri
yeni keşfedilen bir kemirgen türünün acıya karşı çok fazla dayanıklı olduğu tespit edilmiş ,bilim adamları bu canlıdaki ağrı mekanizmasını çözebilirlerse yeni ağrı kesiciler üretilebilceğini söylüyorlar. Bunu ben de çok isterim özellikle kanser hastalarında son döneme girildiğinde bu tarz ağrı kesicilere çok fazla ihtiyaç duyuluyor, rabbim kimseyi devası olmayan derde dûçar etmesin
Bugünün kaçınılmaz gerçeklerinden birisi – Everest dağından kaç ölü vücut var? Everest dağı dünyadaki en yüksek dağ. 2002’ye kadar 175 dağcı tepede öldü ve bu ölü bedenlerin çoğu geride bırakıldı. Everest’in kuzey cephesinde en az 41 cesedin bulunduğu rapor edildi. Bazı insanların yanlarına aldıkları malzemelerin tükenmesi sonucu yolda donarak öldükleri, bazılarının ise çığ tarafından öldürüldüğü söyleniyor.
Deneyimli bir dağcı olan David Breashears o yükseklikten ölü bedenleri çıkarmanın neredeyse imkansız bir görev olduğunu belirtiyor. 12 kişilik bir takımın Tayvanlı bir dağcının ölü bedenini dağdan indirmek için sekiz saat süren mücadelesini tarif ediliyor. Düşük oksijen, aşırı yükseklik, sert rüzgarlar, ve çok sert soğuk hava yolculuğu çok zor duruma getiriyor. Bu yüzden çok az dağcı geride kalan kişileri taşıma işine girişir. Bazı kişiler ebediyen Everestte kaybolmuştur. 1996 mayısında trajik seferlerden birinde hayatını kaybeden sekiz kişiden ikisi hiçbir zaman bulunamadı. Yerel rehberler dağa çıkarken göreceğiniz dağın çeşitli bölümlerine dağılmış olan ölü bedenlerin yanına gitmemenizi öneriyorlar. Kaynak
Mauna Kea hawaii adalarını oluşturan 5 büyük volkandan biri. Deniz seviyesinden yüksekliği 4205 metre ancak son yapılan detaylı ölçümler pasifik okyanusunun tabanından deniz seviyesine kadar 5800 metre yüksekliğe ulaştığını göstermiş, böylece toplam yüksekliği yaklaşık 10000 metreye ulaşıyor. Everestin
Mauna Kea
yüksekliÄŸi ise 8848 metre, böylece Dünyanın en yüksek noktası deÄŸil ancak en yüksek dağı ünvanı Mauna Kea’ya ait oluyor. Ayrıca Dağın kütlesi o kadar büyük ki, okyanus tabanına yaptığı basınç yüzünden çok yavaşça aÅŸağı çöktüğü tespit edilmiÅŸ.
ABD’nin Oregon Ãœniversitesi‘nden George Poinar‘ a göre;dinozorların neslinin tükenmesinin asıl nedeninin böcek ısırıkları olabileceÄŸi! Böylece, dinozorların yaklaşık 65 milyon yıl önce Meksika’ya düşen dev meteor nedeniyle yer yüzünden silindiÄŸi teorisine gölge düştü. Detaylar burada ve ÅŸurada
bodocus belgesel meraklılarının yararlanabileceÄŸi bir kaynak. dinden biyografilere kadar çeÅŸitli kategorilerde 650′nin üzerinde belgesele site üzerinden ücretsiz ulaşılabilir. yalnız ÅŸunu da belirtelim; site kendi bünyesinden belgeseller sunmuyor, çeÅŸitli video paylaşım sitelerinden toplanmış belgesellere yer veriliyor.
hiç düşündünüz mü bir aslanla bir kaplan çiftleşince ortaya nasıl bir yaratık çıkar. doğa bu soruya aydınlık getirmiş ve adına da (lion + tiger) liger denilmiş. her ne kadar normal bir bilim haberi gibi görünse de ligerlar dudak uçuklatacak cinsten. aslan baba ve kaplan anneden ortaya çıkan bu yavrular dünyanın en büyük yırtıcı hayvanları. ve vücutlarında büyümelerini durduran birşey olmadığından ölünceye kadar büyüyorlar. melez canlıların çoğunlukla kısır olmalarına rağmen ligerlar nadir de olsa üretkendirler. ve bu yaratıklar daha yavruyken ayakta durduklarında 4 metre uzunluğunda olabiliyorlar.
Cemal gülas bir belgesel yapımcısı ve fotoğrafçı. Annesi vurulduktan sonra datvi isimli sevimli ayı yavrusunun bakımını üstlenmiş. Köpeği pars ve datviyle beraber rizede huzur dolu bir yaşam kurmuşlar kendilerine. Datvi’ye kendi elleriyle süt içirmiş,birlikte derden balık avlayıp,ormandan kestane toplamışlar,ağaçlara tırmanmışlar.Aynı bir evlat gibi ona ihtimam göstermiş,sevgi vermiş.TRT’de yayınlanan belgeselin bir kısmını izlemiştim. Datvi çok sevimliydi,cemal bey ve parsla oyunlar oynuyorlardı.Ancak datvi büyüdükten sonra insana çok alıştığı bu nedenle köye gidebileceği ve insanlar tarafından vurulabileceği düşüncesiyle doğal ortamından ve baba gibi sevdiği cemal beyden koparılarak bursa Karacabey ayı rehabilitasyon merkezine götürülmüş. Bence doğal ortamında cemal beyle kalmalıydı.Kim orada ona o kadar sevgi gösterebilir ki.Üstelik açık araziyle orman bir olur mu. Ancak cemal beyin girişimleriyle cemal beyin oturduğu yerde ayrı bir rehabilitasyon merkezi kurularak datvi de oraya alınacakmış.Umarım öyle olur.Datvi doğal yaşama özelliklede cemal beyin yanına geri döner. Cemal bey gibi içi hayvan ve doğa sevgisiyle dolu merhametli insanların olduğunu bilmek,görmek beni sevindiriyor.
Bence insanlar hayvanlardan daha acımasız ve vahşi.Hayvanlar sadece korktukları ya da aç oldukları için saldırırlar. Ama insanlar öyle mi! İnsanların karşılıksız sevgi ve şevkati bulabileceği tek yer onların yanı bence.Kıymet bilirler, değer ve huzur verirler,karşılıksız severler. Ben hayvanlara karşı duyulan bu merhamet ve sevgi duygusunun Allah tarafından verilen bir hediye olduğunu düşünüyorum.Çünkü herkes onlara baktığında benim gibi merhamet,huzur ve sevgi hissetmiyor. Sokak köpeklerinden rahatsız oluyorlar,balkondaki ekmekleri aşağı düşüren kuşlardan,çöp karıştıran kedilerden,horoz sesinden bile rahatsız oluyorlar. Bende bu insanlardan rahatsız oluyorum. O yüzden bu bir hediye. Ben hayvanları çok seviyorum. Bazen bu tür insanlardan da daha fazla. Umarım böyle insanlar inin cinin top oynadığı kuş uçmaz,kapısının önünden kedi köpek geçmez yerde kendileri gibi ruhsuz komşularla beraber otururlar.Tam istedikleri gibi. Oysa evdeki yemek artıklarını yada ekmekleri kedilere köpeklere verseler köpekler hırlamaz aksine mahalleyi bekler korurlar. Yada herkes evine bir kedi alsa, hepsinin sıcak bir yuvası olur.Onlar da o göz o kalp nerde? Ben hayvanların kısırlaştırılmasına da karşıyım. Ben ne hakla bir kedinin ya da köpeğin annelik hakkını elinden alabilirim ki? Sokak hayvanlarını kısırlaştıracaklarına herkes evinde hayvan beslesin ya da kısırlaştırılmayacakları sevgi ve ilgi görecekleri gerçek barınaklar çoğaltılsın. Kısırlaştırmaya çok meraklılarsa hapishanedeki katilleri yada tımarhanedeki kaçıkları kısırlaştırsınlar.
Kişisel yorumlarımın ardından basından topladığım cemal bey ve datvi ile ilgili haberlere yer vermek istiyorum:
Bir, iki, üç, dört, beş, altı
Videolar ise burada
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, onbir.
Süha derbent vahşi doğa fotoğrafçısı olarak soyu tükenmekte olan hayvanların resimlerini çekiyor. Şimdiye kadar 45 ülke gezmiş ve birçok önemli dergide görev yapmış.Son 7 yıldır büyük kediler üzerine çalışmalarını yoğunlaştıran süha derbent’in çektiği tüm fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz. Kendisiyle yalpan bir röportaj ise burada. Kendisine bizi bu muhteşem fotoğraflara hayran bıraktığı için buradan teşekkür etmek istiyorum. İnsan işini severek zevkle yapınca insanları kendisine hayran bırakacak sonuçlar elde edebiliyor demek ki. İnsanı şehrin gürültüsünden ve stresinden uzaklaştırıp doğanın muhteşem yaratıklarıyla beraber huzur dolu bir yolculuğa çıkaran bu fotoğraflar Süha derbent’in fotoğraf makinesinden bizlerle buluşuyor…